Tunuslu “siyasi tutukluların” yakınları, “insanlığa karşı suç işlediği” iddiasıyla Tunus hükümetini Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) şikayet etti.
Tutuklu yakınları, Hollanda’nın Lahey kentinde düzenledikleri basın toplantısında, yapılan şikayet başvurusuna ilişkin açıklamalarda bulundu.
Tunus’ta tutuklu yargılanan eski Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi’nin kızı Yusra Gannuşi, yaptığı açıklamada, “Tutuklu aileleri, hukuka saygı duymayan yetkililerin adli makamları kullanarak gerçekleştirdiği tehdit ve korkutmalara maruz kalıyor. Hükümete karşı çıkan Kays Said, parlamentoyu kapatarak kendisiyle işbirliği yapmayı reddeden 70 yargıcı görev aldı.” ifadelerini kullandı.
Babasının Tunus Halk Meclisinin meşru başkanıyken zorla görevden alındığını söyleyen Yusra Gannuşi, “Tunus yargısından umudumuzu kestiğimiz için, Tunuslulara yönelik insan hakları ihlallerinin sorumluları hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne ve Afrika Uluslararası Mahkemesi’ne şikayet başvurusunda bulunduk.” dedi.
Cumhurbaşkanı Said’in ayrıca düzensiz göçmenlere karşı sergilediği birçok hak ihlali olduğunu savunan Yusra Gannuşi, “Tunus’ta demokrasinin yok edilmesine ve ekonomik krizin ağırlaşmasına neden olan diktatörlük sona erene ve insan haklarına saygı kriterleri sağlanana kadar mücadeleye devam edeceğiz.” diye konuştu.
“Babama yönelik suçlamaların delili yok”
Eski Demokratik Akım Partisi Genel Sekreteri Gazi eş-Şevaşi’nin oğlu İlyas eş-Şevaşi ise babasının 5 gün önce diğer “siyasi tutuklularla” beraber, “yapılan haksızlıkları protesto için” son çözüm olarak açlık grevine başladığını söyledi.
Birçok tutuklunun muhalif oldukları için hak ihlaline uğradığını iddia eden Şevaşi, babasına aile ziyareti hakkının verilmediğini, kitap yazıp okuyamadığını ve kendisine “terörist” muamelesi yapılarak diğer mahkumlar ile iletişim kurmasının engellendiğini dile getirdi.
Tunus’ta insan hakları ihlallerinin devam ettiğini söyleyen Şevaşi, “Babama yönelik suçlamaların delili yok, buna rağmen ömür boyu hapis ya da ölüm cezasına yol açabilecek suçlamalar söz konusu. Şu an bu basın toplantısına katıldığım ve açıklama yaptığım için Tunus’a döndüğüm taktirde 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanabilirim. Bu yüzden Tunus’a dönmektense burada sürgünde yaşayacağım.” şeklinde konuştu.
“Devlet güvenliğine karşı komplo kurmak” soruşturmasında onlarca kişi tutuklandı
Ülkede “Muhalefeti sindirmeyi amaçladığı” iddia edilen ve 11 Şubat’ta başlayan gözaltı operasyonlarıyla onlarca siyasetçi, gazeteci, aktivist, hakim ve iş insanı “devlet güvenliğine karşı komplo kurmak” suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Bir toplantıdaki sözleri nedeniyle “halkı iç savaşa yönlendirmek” suçlamasıyla 17 Nisan’da evine baskın yapılarak gözaltına alınan Nahda lideri Raşid el-Gannuşi de ulusal ve uluslararası arenadaki tepkilere rağmen 48 saatlik polis sorgusunun ardından tutuklanmıştı.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said ise ülkede bazı siyasilerin, “devletin güvenliğine karşı komplo kurmak” ve “ekonomik krizi körüklemeye yönelik adımlar”dan ötürü gözaltına alındığını söylemişti.
Tunus’ta “siyasi tutuklulardan” açlık grevi
Tunus’taki siyasi tutuklulardan Anayasa Profesörü Cevher Bin Mübarek 25 Eylül’de, Nahda Hareketi’nin eski yöneticilerinden Abdulhamid el-Celasi, İş ve Özgürlükler için Demokratik Blok Partisi yöneticilerinden Hiyam et-Turki, Cumhuriyet Partisi Genel Sekreteri İsam eş-Şabbi ve eski Demokratik Akım Partisi Genel Sekreteri Gazi eş-Şevaşi de 2 Ekim’de açlık grevine başlamıştı.
Nahda Hareketi de 29 Eylül’de yaptığı açıklamayla, tutuklu bulunan eski Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi’nin 3 günlük açlık grevine girdiğini duyurmuştu.